Bu aralar kusura bakmayın, iş ile alakalı görüşmeler yapıyorum,yoğunum stres altındaydım, uzun süredir yazamıyorum.
Aklıma geldi hemen yazayım dedim. Şimdi yukarı ana başlığa baktığınızda sanırım hepsini biliyorsunuz.
Ama bazılarımız böyle bir kalıp duymamış.Şimdi biraz beyni zorlayın,ne demek istiyor ana başlıkta,bir kağıda yazın. Sonra bir konuşma yazıcam altta, ordan cümlede ne anlama geliyor gene çıkarmaya çalışın.
Bob and Mark work as marketing analysts for Microsoft Inc in Manhattan.
Bob: What do you think about the last project, Mark?
Mark: You mean, the one with Google Glass.
Bob: Yeah,that is the one. I feel like we might put more stuff in it especially more advertisements in You Tube.
Mark: We 've already used the last budget. That is all we had.
Bob: Oh,really. that is all we had? I thought we had more budget. I will speak with the manager about this and I let you know.
Mark: Try your best, but I dont think so he will give us more budget.
Konuşmayı okudunuz,ne anlıyorsunuz???
Cevap: Sahip olduğumuzun hepsi bu kadar anlamına gelmektedir yada kısaca hepsi bu kadar.
Yukarıdaki konuşmada anlamadığınız cümlelerde olursa yorumlarda bildiriniz,geri dönüş yaparım.
Sağlıcakla kalın.
13 Kasım 2013 Çarşamba
5 Kasım 2013 Salı
He is about to leave
BE ABOUT TO anlam olarak about dan çok daha farklı bir anlamda kullanılmaktadır. Normalde bilinen about, hakkında demek olsa da burada
BE ABOUT TO: -MAK ÜZERE OLMAK, -MAYA NİYETLENMEK anlamlarına gelmektedir.
He is about to leave because of the traffic jam.
Ne demiş olduk burda?
Trafik yoğunluğundan dolayı, şimdi gitmek üzere.
Ayrıca'
The interview lasted about an hour.(about =ortalama,yaklaşık anlamına gelmektedir)
Görüşme yaklaşık yarım saat sürdü.(last fiilide burda son değil sürmek anlamına gelmektedir:))
Saygılar,
BE ABOUT TO: -MAK ÜZERE OLMAK, -MAYA NİYETLENMEK anlamlarına gelmektedir.
He is about to leave because of the traffic jam.
Ne demiş olduk burda?
Trafik yoğunluğundan dolayı, şimdi gitmek üzere.
Ayrıca'
The interview lasted about an hour.(about =ortalama,yaklaşık anlamına gelmektedir)
Görüşme yaklaşık yarım saat sürdü.(last fiilide burda son değil sürmek anlamına gelmektedir:))
Saygılar,
2 Kasım 2013 Cumartesi
CLOSE: YAKIN
Birçoğumuzun CLOSE kelimesini open/close dan bildiği (Türkiye'de sadece bize öğretilen )KAPALI anlamına gelmektedir.
Ancak İngilizce sözlüklere baktığımızda, CLOSE kelimesinin en çok kullanılan anlamı ve benimde gündelik hayatta kullandığım "YAKIN" anlamına gelmektedir.
The post office is close by.(postane yakında)
He is my very close friend( Benim yakın arkadaşımdır.)
The market and post office is close to each other.(gene burda yakın anlamına gelmektedir)
Sağlıcakla kalın,
Ancak İngilizce sözlüklere baktığımızda, CLOSE kelimesinin en çok kullanılan anlamı ve benimde gündelik hayatta kullandığım "YAKIN" anlamına gelmektedir.
The post office is close by.(postane yakında)
He is my very close friend( Benim yakın arkadaşımdır.)
The market and post office is close to each other.(gene burda yakın anlamına gelmektedir)
Sağlıcakla kalın,
31 Ekim 2013 Perşembe
Kelimenin anlamını yanlış bilmek, örnek: NERVOUS
Benim Amerika'ya gittikten sonra tekrardan öğrenmem gereken bir kelimedir NERVOUS. Bize yıllarca Türkiye'de kızgın olarak öğretildi. Anlamı nedir peki : gergin asabi sinirli anlamına gelmektedir. Benim sözlüğümde eli ayağına dolanmak ya da gerginlik anlamına gelir.
Türkiye'de maalesef kelimenin anlamlarında yanlış anlaşılmakta, kısaca asabi ve sinirli biri ile kızgın biri aynı şey değildir!!!!! COK COK ÖNEMLİ
İnternetten I am nervous yazıp cümlelere bakarsanız hiçbir cümlede kızgınlık anlamı göremezsiniz!!
Örnek olarak gene bir olay konuşalım.
Mesela bir iş görüşmesine gittiniz ya da aşık olduğunuz birini gördünüz,o durumda siz
I was so nervous dersiniz,burada kızgın olmazsınız burda sinirlisinizdir,sinirli olmanın anlamıda eli ayağına dolanmak anlamına gelir( yada gergin)
Mesela ilk defa kendi başınıza araba kullanıyorsunuz,ne denir?
I was nervous while driving
Dikkat ettiyseniz hiçbir olayda kızgınlık yok,sadece gerginlik durumu vardır.
Gene aklınıza takılan bir soruda size dönerim. Bugünde böyle bitirelim.
Saygılar.
Türkiye'de maalesef kelimenin anlamlarında yanlış anlaşılmakta, kısaca asabi ve sinirli biri ile kızgın biri aynı şey değildir!!!!! COK COK ÖNEMLİ
İnternetten I am nervous yazıp cümlelere bakarsanız hiçbir cümlede kızgınlık anlamı göremezsiniz!!
Örnek olarak gene bir olay konuşalım.
Mesela bir iş görüşmesine gittiniz ya da aşık olduğunuz birini gördünüz,o durumda siz
I was so nervous dersiniz,burada kızgın olmazsınız burda sinirlisinizdir,sinirli olmanın anlamıda eli ayağına dolanmak anlamına gelir( yada gergin)
Mesela ilk defa kendi başınıza araba kullanıyorsunuz,ne denir?
I was nervous while driving
Dikkat ettiyseniz hiçbir olayda kızgınlık yok,sadece gerginlik durumu vardır.
Gene aklınıza takılan bir soruda size dönerim. Bugünde böyle bitirelim.
Saygılar.
30 Ekim 2013 Çarşamba
FILMLERDE COK DUYULAN 2 KALIP ---> I gotta go & I m gonna go
Amerikada konuşma ingilizcesinin ana amacı hızlı olmaktır,o yüzden çok uzatılan bir çok kalıp kısaltılarak daha basite indirgenmiştir. Bunlardan en çok kullanılanı gonna ve gotta kalıplarıdır.
İ am gonna gö to the match tomorrow. ( gonna gö to = göing to gö to) Yarın maça gideceğim.
İ gotta gö now( gotta gö= have to gö) Şimdi gitmem gerekir.
Samimi olmadığınız insanlarda kullanmayıp, arkadaş çevresinde kullanılacak,hergün duyulan kalıplardır.
Saygılar
İ am gonna gö to the match tomorrow. ( gonna gö to = göing to gö to) Yarın maça gideceğim.
İ gotta gö now( gotta gö= have to gö) Şimdi gitmem gerekir.
Samimi olmadığınız insanlarda kullanmayıp, arkadaş çevresinde kullanılacak,hergün duyulan kalıplardır.
Saygılar
29 Ekim 2013 Salı
Partial-ly
Bugün klavyeyi Türkçe kullanıyorum:)
Düşünün ki hava alanında sizi polis durdurdu,anladınız da söylenenleri ancak belli bir kısmı doğru bunu nasıl söylersiniz.Arkadaşlarım birçoğu bana
It is right but not all of them dedi,yanlış değil ancak kulak alışık olmadığından biraz sorun çıkartabilir.
Kısaca burda
Polis: Do you agree what I said
Ben: Well, it is partially true...
Genelde kullanılan bir kelime ve sizin artık bir kademe öne çıkaracaktır. Tarzan english den daha modern english bir geçiş:)
Herkesin Cumhuriyet bayramı kutlu olsun.
Selamlar,
Düşünün ki hava alanında sizi polis durdurdu,anladınız da söylenenleri ancak belli bir kısmı doğru bunu nasıl söylersiniz.Arkadaşlarım birçoğu bana
It is right but not all of them dedi,yanlış değil ancak kulak alışık olmadığından biraz sorun çıkartabilir.
Kısaca burda
Polis: Do you agree what I said
Ben: Well, it is partially true...
Genelde kullanılan bir kelime ve sizin artık bir kademe öne çıkaracaktır. Tarzan english den daha modern english bir geçiş:)
Herkesin Cumhuriyet bayramı kutlu olsun.
Selamlar,
27 Ekim 2013 Pazar
Here....
Here is my number ( İşte numaram-mesela biri size numarasını uzattı)
Here you are( İşte burdasın- mesela çocuğunuzla saklanbaç oynuyorsunuz ve bulduğunuzda çocuğunuzu bu lafı diyebilirsiniz yada barda arkadaşınızı buldunuz gibi...)
Here is your order( İşte siparişiniz-mesela eve siparişiniz geldi)
Here is your salad ( İşte salatanız-mesela garson salatanızı getirdi gibi...)
Film seyrederken artık kulağınız bu HERE sözcüğünde olsun, sonda değil bütün cümlelerde başta kullanılmış bir HERE kelimemiz var.
Bu kullanım gündelik kullanımdan tutun,business english dahil her yerde sıkça kullanılan bir durum.
Saygılar
Here you are( İşte burdasın- mesela çocuğunuzla saklanbaç oynuyorsunuz ve bulduğunuzda çocuğunuzu bu lafı diyebilirsiniz yada barda arkadaşınızı buldunuz gibi...)
Here is your order( İşte siparişiniz-mesela eve siparişiniz geldi)
Here is your salad ( İşte salatanız-mesela garson salatanızı getirdi gibi...)
Film seyrederken artık kulağınız bu HERE sözcüğünde olsun, sonda değil bütün cümlelerde başta kullanılmış bir HERE kelimemiz var.
Bu kullanım gündelik kullanımdan tutun,business english dahil her yerde sıkça kullanılan bir durum.
Saygılar
25 Ekim 2013 Cuma
Hold on please / wait for
Genelde bekletme fiili hold on olarak kullanılır.
Ancak birşey ya da birini beklerken wait for kullanılır.
Can you hold on for a minute ? (1dk beklermisiniz,dikkat edin nesne yok!)
I am waiting for you ( Seni bekliyorum, nesne var---> YOU !)
I am waiting for the train.
Saygılar
Ancak birşey ya da birini beklerken wait for kullanılır.
Can you hold on for a minute ? (1dk beklermisiniz,dikkat edin nesne yok!)
I am waiting for you ( Seni bekliyorum, nesne var---> YOU !)
I am waiting for the train.
Saygılar
22 Ekim 2013 Salı
What do you mean?
Şimdi Amerika'dan biriyle toplantı yaptığınızı düşünün ya da forum sitesinde tartışma yaptığınız kişiyi anlamadığınızı hayal edin,seni anlamadım kardeşim ne demek istiyorsun demeyi deneyin hatta bir yere not edin ne derdiniz diye, sonucun bir çoğunuzda hüsran olacağını zannediyorum. En sonunda karşılaştırma yaparız.
I am sorry,I didnt understand you,can you repeat please :)))
BUNU DİYENLER KİM GÖREBİLİRMİYİM???
Karşınızdaki kişinin anlamadığında size söyleyeceği şey kısa ve öz olacaktır, o da ....
What do you mean? ( Ne demek istedin yanı tam olarak anlamadım seni) OLMALIDIR
Sende cümleye
I mean diye başlayacaksın
Sözlüğe bakıp açıklarsanız bunu, anlamı sanırım ne ifade ediyorsun, ne anlama geliyor gibi şeyler olacaktır ki Türkçe düşünürseniz altından kalkamazsınız.
Gene vurguluyorum!!!
İngilizce öğrenmek için kalıplar öğrenin,sözlükten ölee 100 kelime değil,gündelik hayatta kullanılan 1 cümle öğrenmeniz size çok şey katacaktır.
Kısaca yurtdışına gittiğinizde anlamadığınız birşey olduğunda diyeceğiniz 2 şeyden biri
What is it? ya da
What do you mean? olması sizin ve karşınızdaki açısından daha sağlıklı olacaktır.
Saygılar ve selamlar
I am sorry,I didnt understand you,can you repeat please :)))
BUNU DİYENLER KİM GÖREBİLİRMİYİM???
Karşınızdaki kişinin anlamadığında size söyleyeceği şey kısa ve öz olacaktır, o da ....
What do you mean? ( Ne demek istedin yanı tam olarak anlamadım seni) OLMALIDIR
Sende cümleye
I mean diye başlayacaksın
Sözlüğe bakıp açıklarsanız bunu, anlamı sanırım ne ifade ediyorsun, ne anlama geliyor gibi şeyler olacaktır ki Türkçe düşünürseniz altından kalkamazsınız.
Gene vurguluyorum!!!
İngilizce öğrenmek için kalıplar öğrenin,sözlükten ölee 100 kelime değil,gündelik hayatta kullanılan 1 cümle öğrenmeniz size çok şey katacaktır.
Kısaca yurtdışına gittiğinizde anlamadığınız birşey olduğunda diyeceğiniz 2 şeyden biri
What is it? ya da
What do you mean? olması sizin ve karşınızdaki açısından daha sağlıklı olacaktır.
Saygılar ve selamlar
20 Ekim 2013 Pazar
deal with this
So the question is how to deal with this?
-I hope you start seeing the bigger picture now.
Gündelik hayatta deal with çok kullanılan başka bir sözcük öbeği, see bigger pictüre her zaman kullanılmasa da hem TV de hem toplantılarda,tartışmalarda görelebilen gene kullanılan sözcük öbeğidir.
bigger picture demeyi herkes bilmesine karşın,bunun hangi durumda kullanılacağını,aslında bir deyim olduğunu bilen sanırım azımız vardır gibime geliyor,o yüzden öğrendiğiniz
First of all, you need to realize that spoken English consists of word combinations 'nstead of single words! There are certain word patterns üşed by natıve English speakers, and ıf you memorize them you’ll be able to use them without much thinking – just like native speakers do! Önce you know the Basic English grammar, all you need to dö iş focus on building your phraseology – there’s no need to spend more time learning grammar because those natural speech patterns inçlude all necessary grammar ın them!
Yukarda yazmış olduklarım aslında bu yerden alıntıdır: http://englishharmony.com/why-cant-speak-fluently/
Kısaca yerli İngilizce konuşan insanlar gibi cümle kalıplarını ezberlerseniz, nasıl kolay anlaşabilieceğinizden bahsetmektedir kısaca.
Tekrar vurguluyorum bu noktayı,size öğretilen 1000 kelimeyi düşünün,yok kolay hafıza öğrenme teknikleri falan fişman,biz Türk milleti olarak inek gibi herşeyi sistem ezberletiyor,ancak öğrenilen kelimeler cümlede nasıl kullanılacak kimse öğretmediğinden 7-8 yıllık anadolu lisesi özel okullu çıkışlı birçok kişi konuşamıyor ve yazamıyor,yurtdışında çok pasif kalıyor.
Burada cümle kalıplarını öğrenip onların içinde kelimeler nasıl kullanılmış bunlar çok daha önemli,ezberleyecekseniz bu şekilde ezberleyin ve sonrasında bu ezberlediğiniz cümleleri kullanmak için İngilizce forum sitelerine üye olup,orada tartışmalara katılın
ÖZET
deal with: üstesinden gelmek
see the bigger picture: ana temayı görmek
all you need to : yapman gereken herşey
there is no need to: gerek yok
Selamlar
Biringilizce
-I hope you start seeing the bigger picture now.
Gündelik hayatta deal with çok kullanılan başka bir sözcük öbeği, see bigger pictüre her zaman kullanılmasa da hem TV de hem toplantılarda,tartışmalarda görelebilen gene kullanılan sözcük öbeğidir.
bigger picture demeyi herkes bilmesine karşın,bunun hangi durumda kullanılacağını,aslında bir deyim olduğunu bilen sanırım azımız vardır gibime geliyor,o yüzden öğrendiğiniz
First of all, you need to realize that spoken English consists of word combinations 'nstead of single words! There are certain word patterns üşed by natıve English speakers, and ıf you memorize them you’ll be able to use them without much thinking – just like native speakers do! Önce you know the Basic English grammar, all you need to dö iş focus on building your phraseology – there’s no need to spend more time learning grammar because those natural speech patterns inçlude all necessary grammar ın them!
Yukarda yazmış olduklarım aslında bu yerden alıntıdır: http://englishharmony.com/why-cant-speak-fluently/
Kısaca yerli İngilizce konuşan insanlar gibi cümle kalıplarını ezberlerseniz, nasıl kolay anlaşabilieceğinizden bahsetmektedir kısaca.
Tekrar vurguluyorum bu noktayı,size öğretilen 1000 kelimeyi düşünün,yok kolay hafıza öğrenme teknikleri falan fişman,biz Türk milleti olarak inek gibi herşeyi sistem ezberletiyor,ancak öğrenilen kelimeler cümlede nasıl kullanılacak kimse öğretmediğinden 7-8 yıllık anadolu lisesi özel okullu çıkışlı birçok kişi konuşamıyor ve yazamıyor,yurtdışında çok pasif kalıyor.
Burada cümle kalıplarını öğrenip onların içinde kelimeler nasıl kullanılmış bunlar çok daha önemli,ezberleyecekseniz bu şekilde ezberleyin ve sonrasında bu ezberlediğiniz cümleleri kullanmak için İngilizce forum sitelerine üye olup,orada tartışmalara katılın
ÖZET
deal with: üstesinden gelmek
see the bigger picture: ana temayı görmek
all you need to : yapman gereken herşey
there is no need to: gerek yok
Selamlar
Biringilizce
18 Ekim 2013 Cuma
so and such in English
Gündelik hayatta en çok kullanılan, her gün mutlaka insanların cümle kurduğunda bir ismi ya da sıfatı daha yoğun belirtme ihtiyacı duyduklarında kullandıkları bir kelimedir so ve such.
Belkide cümlede de nasıl kullanıldığını bildiğiniz şeyler anlatacaklarım, lakin insanlarla konuşurken yoğun olarak kullanıldığından anlatma gereği hissediyorum.
I didn't enjoy the book, it was so stupid. ( so+adjective/adverb)
I didn't enjoy the book, it was such a stupid book. (such+noun)
George Bush is such an idiot.
She has such big feet.
İt is so sunny outside.
The teacher speaks so clearly.
ÖZET
such + ya sıfat tamlaması ya da isim ile kullanılır
so+ ya sıfat ya zarf ile kullanılır.
Saygılar - Selamlar
Belkide cümlede de nasıl kullanıldığını bildiğiniz şeyler anlatacaklarım, lakin insanlarla konuşurken yoğun olarak kullanıldığından anlatma gereği hissediyorum.
I didn't enjoy the book, it was so stupid. ( so+adjective/adverb)
I didn't enjoy the book, it was such a stupid book. (such+noun)
George Bush is such an idiot.
She has such big feet.
İt is so sunny outside.
The teacher speaks so clearly.
ÖZET
such + ya sıfat tamlaması ya da isim ile kullanılır
so+ ya sıfat ya zarf ile kullanılır.
Saygılar - Selamlar
17 Ekim 2013 Perşembe
Here is the thing
Tekrardan merhabalar,
Şimdi gene çok kafanızı karıştırmadan sadece bir cümle örnek vererek aslında bütün bu kelimeleri bildiğiniz cümleden çokta birşey anlamadığınızı göreceksiniz.
Cümlemiz, here is the thing
Bu tarz cümleleri filmlerde ya da forum sitelerinde gördüğünüzde sakin ben bilirim diye bu tarz cümleleri geçmeyin, bunların internette araştırmasını yapın, bunların açıklamaları sanırım sözlüklerde bulunan türden değildir, o zaman ne yapıyoruz birkaç örnek verelim.
1. URBAN DİCTİONARY bu alanda detaylı bilgi bulabileceğiniz bir ingilizce konuşma dili sözlüğü
http://www.urbandiçtionary.com/define.php?term=Here's%20the%20thing
2. google üzerinde arama yaparken 'here iş the thing meaning' yazarsak bu konu hakkında gene detaylı bilgi veren internet siteleri karşımıza çıkacaktır.
Benim bunu Türkçeyi çevirimde affınıza sığınarak şöledir.
Anlatmak istediği en önemli olan konu neyse 'önemli olan şu' gibi ben bir çeviri yapıyorum.
ÖZET
Here is the thing: Önemli olan şu (Mesele şu)
Kendinize iyi bakın
Saygılar ve selamlar
Şimdi gene çok kafanızı karıştırmadan sadece bir cümle örnek vererek aslında bütün bu kelimeleri bildiğiniz cümleden çokta birşey anlamadığınızı göreceksiniz.
Cümlemiz, here is the thing
Bu tarz cümleleri filmlerde ya da forum sitelerinde gördüğünüzde sakin ben bilirim diye bu tarz cümleleri geçmeyin, bunların internette araştırmasını yapın, bunların açıklamaları sanırım sözlüklerde bulunan türden değildir, o zaman ne yapıyoruz birkaç örnek verelim.
1. URBAN DİCTİONARY bu alanda detaylı bilgi bulabileceğiniz bir ingilizce konuşma dili sözlüğü
http://www.urbandiçtionary.com/define.php?term=Here's%20the%20thing
2. google üzerinde arama yaparken 'here iş the thing meaning' yazarsak bu konu hakkında gene detaylı bilgi veren internet siteleri karşımıza çıkacaktır.
Benim bunu Türkçeyi çevirimde affınıza sığınarak şöledir.
Anlatmak istediği en önemli olan konu neyse 'önemli olan şu' gibi ben bir çeviri yapıyorum.
ÖZET
Here is the thing: Önemli olan şu (Mesele şu)
Kendinize iyi bakın
Saygılar ve selamlar
13 Ekim 2013 Pazar
Going out for weekend - 1
Simdi haftasonu icin disari ciktigimizi dusunelim ve bir bar ortaminda ne konuşuruz???
İlk önce barın onunde bodyguardlar size kimlik soracak
- ID,please ? (ID derler açılımı identification card)
- Here it is.
Bara gittik diyelim, o kadar kalabaklik ki bar, ilk belkide dememiz gereken cumle ne olacak?
Sen: Excuse me, can you move little bit?
Adam: Sure.
Evet, kendinize bir yer actiniz, simdi de barmenden bir içki istiyorsunuz,
- How yo doin,
- I am doin pretty good,how about you?
- Doin all right , can I have a jack and coke (deyip içkimizi alıyoruz.)
Şimdide içkiden çişiniz geldi,tuvalet soracaksiniz? Sakın where is the toilet demeyin, toilet klozet oluyor:))
- Excuse me,where is the restroom?
- When you go all the way down, make left.
Sonrasında da dans edilen bi yerde birisi size
You wanna dance dedi,
Sure(kisi guzel ise) ya da
Let me think about it (çirkin ise)
Şimdi iki turlu barda odeme yapilir,1.si cok kalabalık ortamlarda peşin verirsiniz, 2.si ise az kalabalık oturmalık yerlerde sonradan hesap istersiniz,kendiniz cevaplamaya çalışın,hesap nasıl istenir diye
Can I have the bill/cheque,please? (bill daha cok kullanilir)
OZET
İlk hafta ogrediklerimizi az cok tekrarladık,bunlar hep duydugum sizlerle paylasmak istedigim cumleler idi.
ID: kimlik karti
Here/There it is: İşte burda/surda
Sure: Elbette
Move: Kayıp biraz yer acarmisin anlaminda
All the way down: down burda arkada anlamına gelmektedir, taa en arkada anlamına gelir bu cumle.
Bill/Cheque: Hesap
İyi bayramlar simdiden
12 Ekim 2013 Cumartesi
make...
MAKE+SOMEONE ile cumlelerde MAKE kelimesinin Turkce anlamina baktigimizda yapmak,zorlamak, mecbur etmek anlamina gelmektedir.
Konuşma hayatında belkide birçok kelimeyi ezberlemek yerine make kelimesi kullanılır,ancak iş hayatında make kelimesini kullanmak sizin ne kadar cahil oldugunuzuda gosterir,dikkat etmek lazim
Aşagidaki cümlelere baktiğimizda bakalım ne anlamlara geliyorlar.
My teachers made me work hard (Öğretmenlerim beni sıkı çalıştırır)
Watching love story makes me cry.(Ask hikayesi seyretmek beni ağlatır)
Working makes me think (Çalışmak beni düşündürür)
Can you make me a sandwich? (rica anlamina gelmektedir) make= prepare kullanılabilir
You made me feel welcome( Benim rahatlamamı sağladın)
We will make him give the money back! (Parayı geri vermesini sağladı-zorlama var!)
Simdide kalıplanmış cok kullanılan make ile kullanılan phrasal verbs
This idea does not make sense to me at all. ( make sense = mantıklı gelmek)
She's made up her mind to take dancing lessons.(make up + someone + mind= fikrini vermek)
Konuşma hayatında belkide birçok kelimeyi ezberlemek yerine make kelimesi kullanılır,ancak iş hayatında make kelimesini kullanmak sizin ne kadar cahil oldugunuzuda gosterir,dikkat etmek lazim
Aşagidaki cümlelere baktiğimizda bakalım ne anlamlara geliyorlar.
My teachers made me work hard (Öğretmenlerim beni sıkı çalıştırır)
Watching love story makes me cry.(Ask hikayesi seyretmek beni ağlatır)
Working makes me think (Çalışmak beni düşündürür)
Can you make me a sandwich? (rica anlamina gelmektedir) make= prepare kullanılabilir
You made me feel welcome( Benim rahatlamamı sağladın)
We will make him give the money back! (Parayı geri vermesini sağladı-zorlama var!)
Simdide kalıplanmış cok kullanılan make ile kullanılan phrasal verbs
This idea does not make sense to me at all. ( make sense = mantıklı gelmek)
She's made up her mind to take dancing lessons.(make up + someone + mind= fikrini vermek)
Aklınıza gelenler olursa burda yayınlamaya calisirim.
İyi haftasonlari
11 Ekim 2013 Cuma
as.....as ile alakali en cok kullanilan kelimeler
Benim aklima gelen en cok kullanilan as... as. ile kullanilan cumleleri sizlerle paylasicam.
Normalde as ...as aslinda kadar anlamina gelmektedir,
He is as tall as Denny gibi degil yani
Burda gostericeklerimiz, gundelik hayatta kullanilip bu anlamin disina cikmistir.
Mesela, Turkiye'de is gorusmelerinde yabancilarla konusurken dahil olmak uzere en cok su kaliplari kullaniyorum.
As far as I know, the project is suppose to be done in 3 weeks. (As far as = bildigim kadariyla)
As long as they promise not to give any harm, the children can play in my garden.(As long as= muddetce)
We need to present the project as soon as possible. (As soon as possible= mukkun olan en kisa surede)
Burda bunlari ozellikle vermemenin sebebi,tek tek kelimelere baktiginizda sozlukten bu kaliplarin disinda bir anlam cikacagindan, direkt bu kaliplari ogrenmeniz sizin icin cok yararli olacaktir.
Bunlar gene gundelik konusmada yurtdisinda en cok kullanilan kaliplardir.
Saygilar,
Normalde as ...as aslinda kadar anlamina gelmektedir,
He is as tall as Denny gibi degil yani
Burda gostericeklerimiz, gundelik hayatta kullanilip bu anlamin disina cikmistir.
Mesela, Turkiye'de is gorusmelerinde yabancilarla konusurken dahil olmak uzere en cok su kaliplari kullaniyorum.
As far as I know, the project is suppose to be done in 3 weeks. (As far as = bildigim kadariyla)
As long as they promise not to give any harm, the children can play in my garden.(As long as= muddetce)
We need to present the project as soon as possible. (As soon as possible= mukkun olan en kisa surede)
Burda bunlari ozellikle vermemenin sebebi,tek tek kelimelere baktiginizda sozlukten bu kaliplarin disinda bir anlam cikacagindan, direkt bu kaliplari ogrenmeniz sizin icin cok yararli olacaktir.
Bunlar gene gundelik konusmada yurtdisinda en cok kullanilan kaliplardir.
Saygilar,
10 Ekim 2013 Perşembe
LET kelimesini cumlelerde ne kadar kullaniyorsunuz?
Amerika'da gene gundelik hayatta cok rahatlikla en az 3-5 cumleyi let ile kullanilirken gorebilirsiniz.
Belkide bircogunuz diyecek ki LET ile kurulan cumleleri ben zaten biliyorum. Sozluklere ilk baktiginizda cikan tanimalama IZIN VERMEK lakin cumlede tam olarak ta izin vermek anlamina gelmemektedir, o yuzden cumleye bakarak beyninizde buna gore birsey turetin yada benim verdigim kelimeleri kullanilin.
Bakalim benim verecegim orneklerden kimler biliyor kimler bilmiyor gorelim.
Hikaye1 : Kisa hikayemiz soyle basliyor, ofiste yogun calismalirinizdan birgun, Aysun denen is arkadasin yanina geldi ve senden yardim istedi.
Aysun: Excuse me, do you have time to look at the project of Adana? (Affedersin, Adana projesine bakmak icin zamanin var mi?)
Sen: Let me look at it in half an hour.( Yarim saat sonra bir bakiyim)
yada direkt
Sen: Let me take a look at it. ( Hele bir bakiyim)
Bir bardasiniz yaniniza cirkin biri geldi ve sizin ile dans etmek istiyor.Genelde boyle durumlar bizde degil yurtdisinda olmaktadir:)) O kisiyi hayir demeden nasil gonderebiliriz?
Cirkin kisi: Do you wanna dance?( Dans etmek istermisin, wanna=want to anlamina gelir)
Sen: Let me think about it. ( Bir(hele) dusuniyim anlamina gelmektedir)
Hikaye 2: Topluluk halinde hareket edip,bir maca gitmek istiyoruz Burda let haydi anlamina gelmektedir.
- Lets go to Galatasaray''s match.(lets=let us kisaltmasi ve hadi Galatasarayin macina gidelim anlamina gelmektedir.)
Hikaye 3: Burda da sozlukte bulunan anlamina gelmektedir,yani IZIN VERMEK.
Multiplayer age of empire savas oyunu oynuyoruz ve arkadaslara diyoruz ki,
-Do not let the enemy go inside. ( Sakin dusmanin iceri girmesine izin vermeyin)
Kafanizi karistiran bir soru oldugunda bana ulasbilirsiniz emailden.
Saglicakla kalin.
Belkide bircogunuz diyecek ki LET ile kurulan cumleleri ben zaten biliyorum. Sozluklere ilk baktiginizda cikan tanimalama IZIN VERMEK lakin cumlede tam olarak ta izin vermek anlamina gelmemektedir, o yuzden cumleye bakarak beyninizde buna gore birsey turetin yada benim verdigim kelimeleri kullanilin.
Bakalim benim verecegim orneklerden kimler biliyor kimler bilmiyor gorelim.
Hikaye1 : Kisa hikayemiz soyle basliyor, ofiste yogun calismalirinizdan birgun, Aysun denen is arkadasin yanina geldi ve senden yardim istedi.
Aysun: Excuse me, do you have time to look at the project of Adana? (Affedersin, Adana projesine bakmak icin zamanin var mi?)
Sen: Let me look at it in half an hour.( Yarim saat sonra bir bakiyim)
yada direkt
Sen: Let me take a look at it. ( Hele bir bakiyim)
Bir bardasiniz yaniniza cirkin biri geldi ve sizin ile dans etmek istiyor.Genelde boyle durumlar bizde degil yurtdisinda olmaktadir:)) O kisiyi hayir demeden nasil gonderebiliriz?
Cirkin kisi: Do you wanna dance?( Dans etmek istermisin, wanna=want to anlamina gelir)
Sen: Let me think about it. ( Bir(hele) dusuniyim anlamina gelmektedir)
Hikaye 2: Topluluk halinde hareket edip,bir maca gitmek istiyoruz Burda let haydi anlamina gelmektedir.
- Lets go to Galatasaray''s match.(lets=let us kisaltmasi ve hadi Galatasarayin macina gidelim anlamina gelmektedir.)
Hikaye 3: Burda da sozlukte bulunan anlamina gelmektedir,yani IZIN VERMEK.
Multiplayer age of empire savas oyunu oynuyoruz ve arkadaslara diyoruz ki,
-Do not let the enemy go inside. ( Sakin dusmanin iceri girmesine izin vermeyin)
Kafanizi karistiran bir soru oldugunda bana ulasbilirsiniz emailden.
Saglicakla kalin.
9 Ekim 2013 Çarşamba
HOW ARE YOU DOING,ABDURRAHMAN?
Bugun sizlere gene gunde belki en az 5-10 kere kullanilan bir cumle gosterecegim. Cumlemiz
- How are you doing, Abdurrahman? (Nasilsin anlamina gelmekte)
- I am doing pretty good , Serafettin.( Burda cok iyiyim derken pretty guzel degil cok anlamina gelmektedir)
Bunu artik aslinda Turkiye'de ogretmeye basladilar,lakin bizim okullarda bunu gosteren olmadi,bizlere sadece how are you ne var you geyiklerini ogrettiler. Bunlar yurtdisinda kullanilir,kullanilmaz demiyorum ama yukarda gosterdigimde en az hatta en fazla kullanilan NASILSIN cumlesidir.
How are you doing cumlesinde ogreticegim aslinda 2 ana nokta olacak.
1. Konusma yurtdisi icin cok onemli,ozellikle Amerika'da duzgun konusmazsaniz karsi tarafinin sizi anlamasi cok zor(1 kac yil Amerika'da bunun zorlugunu cektim,diger insanlarinda bunu cektigini cok rahatlikla soyleyebilirim)
Konusma dilinde genelde amerikalilar soru cumlesinde am is are kullanmiyor + doing derken de g harfi soylenmiyor, yani soyle okuyoruz+ ancak ciddi bir is iliskisinde herzaman am is are kullanilir!
Hav yu duin? Ayrica bunu biraz daha rahatlatip soprano dizisindeki mafya abilerimiz gibi hey yu duin diyebiliriz
Hav ar yu duin,patron ( Gene g harfini kullanmadik artik hic kullanmayin konusur iken)
Ama cevabi verirken am is are kullaniliyor!
Aym duin gud gibi okumayi ogrenebilirsiniz.(ayem degil aym o yuzden cok hizli soyleyin!)
2. Eger cumlenin icini kurgulayip,Turkceye her zaman cevirir iseniz,en buyuk hatayi yaparsiniz, yabanci dil ogrenirken Turkceye cevirip mantiksizliklari hicbir zaman dusunmeyin!! Cunku farkli bir kulturde dil ogrenmek herseyin degisimi demektir!
Eger bizim kulturumuzde degisik olsaydi,how are you doing deki gibi nasil yapiyorsun diye soruldugunda aslinda bu soru nasilsin anlamina gelebilirdi,sizde turkce iyiyim gardas diyip cumleyi bitirebilirdiniz!!. Unutmayin, burda ogreneceginiz cumle kaliplari ve nasil cevaplayacaginiz,ben size bunu ogretmeye calisiyorum.
Maksadimiz hem eglenmek hem ogrenmek olduguna gore, bide size kucuk youtube gonderecegim, FRIENDS dizisinden Joey"in meshur lafi " how you doing " :))
Bugunluk bence yeter,1 kac kere okuyun cumle basit ancak icinde bircok sey barindiriyor. Ben bunlari ogrenirken ya aptalligimdan ya yanimda turk birinin yardimi olmadigindan ogrenmem cok uzun zaman dilimlerine geliyordu,o yuzden birseyi basit diye hemen es gecmeyin!
Saglicakla kalin,gorusmek uzere
8 Ekim 2013 Salı
EXCUSE ME - I AM SORRY arasındaki farklar
Şimdi belkide Amerika'da yaşadığım sürece en çok duyduğum cümlelerde biri EXCUSE ME(affedersiniz) ve I AM SORRY( özür dilerim). Türkçede bu iki cümle aslında aynıdır ama İngilizcede böyle değil, Aradaki farkı bilen var mı?
Şöyle soruyorum soruyu o zaman.
Bir mağazadasınız ve mağaza tıklım tıklım dolu,önünüzde ki insanlara çarpmadan önce söylemeniz gereken cümle yukarıdakilerden hangisidir?
I am sorry derseniz hata yapmış olursunuz, belki adam size bakıp gene yol verir ya da vermez:))
Peki excuse me dediğiniz de ne olur, o zaman arkasına bakıp aa sorry der ya da illaki eğer uyuz bir kişi değil ise yolu illaki verir.
Şimdi ben tabi ilk gittiğimde Amerika'ya herkese I am sorry dediğimde biraz tuhaflıklarla karşılaşıyordum. Hatta bir gün kadından yol istemeden çarptım kadına ve dedim ki excuse me diye,kadın burada artık excuse me denmez,I am sorry diyeceksin demişti:)) Unutur muyum artık ben bunu,hayat tecrübesi işte.
Bunun dışında birisine soru sormak isterseniz mesela yurtdışına tatile gittiğinizde, Excuse me diyoruz ilk olarak ve mesela sonrasında anlatmak istediğiniz adresi adama gösterebilirsiniz.
ÖZET
Excuse me- Affedersiniz yani izin isterken kullanılır.
I am sorry- Özür dilerim yani yapmış olduğunuz hatadan sonra söylenmesi gereken söz.
Herhangi bir sorunuz olursa buraya kadar, geri dönüş yapabilirsiniz.
Şimdilik sağlıcakla kalın!
Şöyle soruyorum soruyu o zaman.
Bir mağazadasınız ve mağaza tıklım tıklım dolu,önünüzde ki insanlara çarpmadan önce söylemeniz gereken cümle yukarıdakilerden hangisidir?
I am sorry derseniz hata yapmış olursunuz, belki adam size bakıp gene yol verir ya da vermez:))
Peki excuse me dediğiniz de ne olur, o zaman arkasına bakıp aa sorry der ya da illaki eğer uyuz bir kişi değil ise yolu illaki verir.
Şimdi ben tabi ilk gittiğimde Amerika'ya herkese I am sorry dediğimde biraz tuhaflıklarla karşılaşıyordum. Hatta bir gün kadından yol istemeden çarptım kadına ve dedim ki excuse me diye,kadın burada artık excuse me denmez,I am sorry diyeceksin demişti:)) Unutur muyum artık ben bunu,hayat tecrübesi işte.
Bunun dışında birisine soru sormak isterseniz mesela yurtdışına tatile gittiğinizde, Excuse me diyoruz ilk olarak ve mesela sonrasında anlatmak istediğiniz adresi adama gösterebilirsiniz.
ÖZET
Excuse me- Affedersiniz yani izin isterken kullanılır.
I am sorry- Özür dilerim yani yapmış olduğunuz hatadan sonra söylenmesi gereken söz.
Herhangi bir sorunuz olursa buraya kadar, geri dönüş yapabilirsiniz.
Şimdilik sağlıcakla kalın!
İngilizceyi en kolay nasıl öğrenebiliriz
En başta kendimden kısaca bahsedeceğim,sonrasında İngilizceye adım adım her gün 1 cümleyi sizler ile paylaşacağım. ( Bu arada sadece İngilizce harfleri kullanmam umarım sizler için bir sakınca oluşturmaz,çünkü hala laptopum İngilizce klavye ve sonuçta İngilizce öğreniyoruz dimi:))
Burada amaç yaygın kullanılan kelimeleri cümlelerle sizlerle paylaşmak.Gündelik hayatta az çok her gün duyulan cümleler ya da kelimeler olsun sizlere sunmaya çalışacağım.
Yaklaşık 10 yıldır Amerika'da kalıp,orada lisans eğitimini mühendislik dalında aldıktan sonra hem kendi sektörümde hemde farklı alanlarda işlerde çalıştım. Türkiye'ye gelmeden öncede Amerikan vatandaşlığını cebime koyup, orada yaşanmış zorlukları da ara sıra sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kısaca şunu burada belirteyim bu benim kişisel düşüncem ve uzun süren deneyimlerle kazandıklarım. Eskiden Anadolu liseleri seçkin okullar idi, lakin 1993 yılında hazırlık okumuş bir öğrenci olduğumu düşünürsek, 7 yıllık İngilizce programlarında öğrendiğiniz tek şey gramer bilgisi, yurt dışına çıktığınızda birçok kelimeyi az çok sıfırdan öğrenmeniz gerekmektedir.Öğrendiğiniz binlerce kelimeye ne oldu,abartısız %90 çöpe gidecektir, 6 ay sadece insanların yüzüne aval aval baktığımı hatırlarım, bizim kültürden sanırım hayırda diyemiyoruz hiçbir şeye,kadın bir gün okulda anladın mı diye sorduğunda yes yes deyip, ya Allah kahretmesin,napacaz la dediğim çok olmuştur.
Ben bu blogda az çok temeli olan arkadaşlara İngilizce öğretmek hedefim,çünkü hep bu kişiler 2.viteste kalıp hiçbir zaman yukarı çıkamıyorlar,Türkiye'de belkide en çok görülen sorun bu!
Kısaca şunları da belirteyim:
1. Zaman kaybetmeden en kısa sürede İngilizce öğrenmek, en çok kullanılan kelimeleri kullanmakta ve 3 tane zaman kipini öğrenerek en zorlu denilen ilk adımı geçmenizi sağlayacaktır. Burada öğrenilenler ile forum sitelerinde yazışabilir,gündelik hayat hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlar.
2. Tek başına kelime öğrenmek hiçbir işe yaramaz!!! Özellikle vurguluyorum hiçbir işe yaramaz,cümlede nasıl kullanıldığını öğrenmelisiniz.
3. İngilizce niye öğreniyorsunuz bir kere bunun farkına varın. Örneğin edebiyat hocası için İngilizce öğrenmek mesela neye yarar,sonuçta iş yaşamında hiçbir şekilde kullanmayacak dimi? Ama merak ettiği bir konuda araştırma yaparken Türkçe arama yapmak çok sınırlı kalmakta,o yüzden bunu İngilizce ararsak daha fazla sonuç ile karşılaşırız.(örnek İngilizce sitelerden yulaflı kurabiye tarifi gibi veya google news ten İngilizce haber takibi gibi,teknolojik gelişmeler vs.)
Burada yazdıklarımdan herhangi birisi kafanıza takıldı ya da yanlış düşünüyorsanız mail atabilirsiniz.
Selamlar,
Burada amaç yaygın kullanılan kelimeleri cümlelerle sizlerle paylaşmak.Gündelik hayatta az çok her gün duyulan cümleler ya da kelimeler olsun sizlere sunmaya çalışacağım.
Yaklaşık 10 yıldır Amerika'da kalıp,orada lisans eğitimini mühendislik dalında aldıktan sonra hem kendi sektörümde hemde farklı alanlarda işlerde çalıştım. Türkiye'ye gelmeden öncede Amerikan vatandaşlığını cebime koyup, orada yaşanmış zorlukları da ara sıra sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kısaca şunu burada belirteyim bu benim kişisel düşüncem ve uzun süren deneyimlerle kazandıklarım. Eskiden Anadolu liseleri seçkin okullar idi, lakin 1993 yılında hazırlık okumuş bir öğrenci olduğumu düşünürsek, 7 yıllık İngilizce programlarında öğrendiğiniz tek şey gramer bilgisi, yurt dışına çıktığınızda birçok kelimeyi az çok sıfırdan öğrenmeniz gerekmektedir.Öğrendiğiniz binlerce kelimeye ne oldu,abartısız %90 çöpe gidecektir, 6 ay sadece insanların yüzüne aval aval baktığımı hatırlarım, bizim kültürden sanırım hayırda diyemiyoruz hiçbir şeye,kadın bir gün okulda anladın mı diye sorduğunda yes yes deyip, ya Allah kahretmesin,napacaz la dediğim çok olmuştur.
Ben bu blogda az çok temeli olan arkadaşlara İngilizce öğretmek hedefim,çünkü hep bu kişiler 2.viteste kalıp hiçbir zaman yukarı çıkamıyorlar,Türkiye'de belkide en çok görülen sorun bu!
Kısaca şunları da belirteyim:
1. Zaman kaybetmeden en kısa sürede İngilizce öğrenmek, en çok kullanılan kelimeleri kullanmakta ve 3 tane zaman kipini öğrenerek en zorlu denilen ilk adımı geçmenizi sağlayacaktır. Burada öğrenilenler ile forum sitelerinde yazışabilir,gündelik hayat hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlar.
2. Tek başına kelime öğrenmek hiçbir işe yaramaz!!! Özellikle vurguluyorum hiçbir işe yaramaz,cümlede nasıl kullanıldığını öğrenmelisiniz.
3. İngilizce niye öğreniyorsunuz bir kere bunun farkına varın. Örneğin edebiyat hocası için İngilizce öğrenmek mesela neye yarar,sonuçta iş yaşamında hiçbir şekilde kullanmayacak dimi? Ama merak ettiği bir konuda araştırma yaparken Türkçe arama yapmak çok sınırlı kalmakta,o yüzden bunu İngilizce ararsak daha fazla sonuç ile karşılaşırız.(örnek İngilizce sitelerden yulaflı kurabiye tarifi gibi veya google news ten İngilizce haber takibi gibi,teknolojik gelişmeler vs.)
Burada yazdıklarımdan herhangi birisi kafanıza takıldı ya da yanlış düşünüyorsanız mail atabilirsiniz.
Selamlar,
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)